Yaklaşık 3 hafta önce "Hürriyet" gazetesinin Cumartesi ekinde Ayşe Arman'ın çok güzel bir yazısını okudum ve bunu siz sevgili okuyucularımla paylaşmayı istedim. Yazı, müthiş, hayran olunası bir adamla ilgiliydi: "Jacques Rocher"
Eğer organik kozmetik ürünleri ile ilgileniyorsunuz ya da yolunuz avm'lerden geçiyorsa mutlaka "Yves Rocher" mağazalarını biliyorsunuzdur. Jacques Rocher da Yves Rocher'un oğlu. Bu yazıyı okuyana kadar ben de bu şirket ve onu kuran aile hakkında derin bir bilgi sahibi değildim. Şimdi dinleyin:
Jacques Rocher şu ana kadar 5 kıtada 67 milyon ağaç dikmiş. Ağaçları çok seviyor. Hayatının dönüm noktası Nobel Barış ödülü sahibi Wangari Maathai ile tanışması olmuş. 2004 yılında sürdürülebilir kalkınma, demokrasi ve barışa olan katkılarından dolayı Nobel barış ödülü alan ilk Afrikalı kadın Wangari. Jacques Rocher onunla 2007 yılında tanıştığında ona 1 milyon araç dikme sözü veriyor. Bunu gerçekleştirdikten sonra da durmuyor.
"Gezegenimiz için Ağaç Dikelim." kampanyası ile ağaç dikerek gezegenimiz adına bir şeyler yapmayı istiyor, taşın altına elini koyuyor.
Doğayla sevgisi bu kadarla da bitmiyor, ağaçlarla konuşuyor ve onların enerji verdiğine ve bilgeliğine inanıyor. Dünyanın bir geçiş yeri olduğuna inandığı için de herhalde dünyada bir iz bırakmak, insanlık için bir şeyler yapmak adına bu güzel işleri yapıyor. 2001 yılından beri de "Toprağın Kadınları" adında bir kampanya ile toprağa sahip çıkan, doğayı koruyucu projeleri olan kadınları destekliyor. Türkiye'de de "Nimri'de yeniden hayat" projesi ile ilk defa bir Türk kadın bu ödülü almış.
Bitirmeden hoşuma giden bir şeyi daha anlatmadan geçemeyeceğim: babasının da ilk bu işi kurarken asıl amacı para kazanmaktan çok, köyünde istihdam yaratmak ve Paris'e olan gidişi azaltmakmış. Ben bu aileye hayran kaldım. Bir fidan deyip geçmemek lazım, kendi adıma da bu yazıdan çok dersler çıkardım. Bir fidan için bile ne olacak dememek lazım. Evrende bir iz bırakmak istiyorsak, doğa için, insanlık için bir şeyler yapmak lazım. Küçük ya da büyük. Diktiğiniz bir ağaç yıllar sonra bir çocuk gölgesinde dinlenirken anlam kazanacaktır. Bu çöpleri ayrıştırmak ve geri dönüşüme göndermek gibi küçük bir adım da olabilir. Su kaynaklarını temiz tutmaya yönelik bir şeyler yapmak da.
Son söz, son dönemlerde kentsel dönüşüm kapsamında beton yığınlarına dönüşen, ağaçları kesilerek kanatılan kentlerimiz gittikçe tarihi dokularını kaybederek "aynılaşır ve ruhsuzlaşırken" böyle insanların önünde saygıyla eğiliyorum. Helal olsun Jacques Rocher!
Ben gazateden okumuştum ama yazının aslını da sizin için buldum. Merak edenler bu linkten ulaşabilir.
Sevgiler, doğayla kalın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder