Yeni yıla son 2 hafta kaldı, bir yanda yeni bir yıla girecek olmanın heyecanı, diğer yanda yaşanan kötü olayların yarattığı karamsarlık ve üzüntü. Tüm duyguları bir arada yaşıyoruz. Ama her şeye rağmen umudumuzu, güzel günlerin gelecek olmasına olan inancımızı kaybetmemiz gerek. Umutsuz yaşanmaz.
Bugün küçük küçük evimizin salonundan yılbaşı dekorasyonumuzu paylaşacağım.
Annemin bana hediye ettiği üçlü izci mumlukları çok seviyorum. Altın rengi odaya pırıltı katıyor. Yeni yılın ışıltısını evinize taşımak için siz de bir kaç parlak aksesuarı evinizin farklı köşelerine koyabilirsiniz. Orta sehpa üzerinde pırıltılı mumlar, şamdanlar ya da örtüler şık duracaktır.
Çam ağacının ayaklarını Karamürsel'den taşınırken kaybetmişiz. Ondan alternatif çözüm olarak onu bir vazonun içine yerleştirdim. Çok düz durmuyor ama bu sebeple yılbaşı ağacımızı süslemekten vazgeçemezdim.
Ağacı ve üzerindeki kırmızı süsleri IKEA'dan 2 yıl önce almıştık.
Salondaki büfenin üzerinde kırmızının her tonu var. Çam ağaçlı şamdanları da Çiftlikköy'deki Özdilek'ten almıştım zamanında. Pırıl pırıl parıldıyor onlar da, özellikle de gece içinde mum yaktığımda. Siz de kırmızı beyaz tonlarında bir kaç küçük aksesuarla evinizin havasını bir anda yeni yıl ruhuna büründürebilirsiniz.
Evimizin önünde gerçek çamlar, içinde de yapay bir çamımız oldu. Perdeleri açınca (Aşağıdaki yan camdan görüneceği üzere) neredeyse elimizi uzatsak dokunacağımız mesafede de çam ağaçları var. Bu sebeple oturduğumuz evi ve semti çok seviyorum. Her yeri beton yığınına çevirmek yerine, sitelerin içinde yeşil alanlar bırakılmış.
Nar: Kışın en güzel meyvelerinden birisi herhalde! Bereketin sembolü. Bu nar şeklindeki aksesuarları da zamanında Evmanya'dan almıştım. Karamürsel'de yaşarken internetten çok fazla alışveriş yapıyordum. Arkadaki kırmızı taşlı gümüş şekerlik de annemin bana hediyesi. Ferforje fener de yine sevdiğim bir arkadaşımın bir kaç yıl önceki yılbaşı hediyesi.
Yılbaşının hediyeleşme kültürünü çok seviyorum. Hatırlıyorum, çocukluğumdan beri her yılbaşı öncesi hediyelerimi alır, süslü süslü okul defterlerinin kaplarıyla, rafyalarla değişik değişik paketler yapardım. Üstüne de not düşerdim: "Yeni yılın kutlu olsun annecim, nice güzel yıllara." Herkesin hediyesini bu notlarla bir diğerininkiyle karıştırmazdım. Sanırım artık o eski çocukluk heyecanım kalmadı. Hala seviyorum hediyeleşmeyi ama eskisi kadar özenli ve heyecanlı değilim artık.
Yılbaşının hediyeleşme kültürünü çok seviyorum. Hatırlıyorum, çocukluğumdan beri her yılbaşı öncesi hediyelerimi alır, süslü süslü okul defterlerinin kaplarıyla, rafyalarla değişik değişik paketler yapardım. Üstüne de not düşerdim: "Yeni yılın kutlu olsun annecim, nice güzel yıllara." Herkesin hediyesini bu notlarla bir diğerininkiyle karıştırmazdım. Sanırım artık o eski çocukluk heyecanım kalmadı. Hala seviyorum hediyeleşmeyi ama eskisi kadar özenli ve heyecanlı değilim artık.
Bir zamanlar mum koleksiyonu yapıyordum, arkadaşlarımın, ailemin çoğundan da mum hediyesi almışımdır bu sebeple. Bu da o eski hediyelerimden birisi. Ablam almıştı yanılmıyorsam: Mum taşıyan kardan adam. O da yılbaşı süslerimin arasında baş köşeyi aldı. Ne güzel şeyler biriktirmişim bugüne kadar!
Evimiz her akşam bu soğukta, karda, yağmurda kendimizi zorla atıp, "Oh be, nihayet evime geldim." dediğimiz, sığındığımız bir yer. Onu dönmekten keyif duyduğumuz, düzenli, huzurlu bir yer haline getirmek de bizim elimizde. Bu hayata bir kere geldik, onu keyifli, güzel ve her anının keyfini çıkararak yaşamak lazım.
Bu anlamda bir kaç küçük dokunuşla, evimizde geçirdiğimiz zamandan daha fazla keyif almamızı sağlayacak bir eve sahip olmak mümkün. Okuduğumuz kitaptan başımızı kaldırdığımızda gördüğümüz manzaranın yüzümüzü gülümsettiği bir eve sahip olmak... Sadece biraz emek, biraz sevgi lazım.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,
Sevgiler!
Ayşe
Not: Bugün Beşiktaş'taki çelik kuvvete yapılan saldırıdan sonra, Kayseri'deki komando birliğinden çıkan askerlere yapılan saldırı haberleri ile yüreğimiz yandı. Allahtan ölen şehitlerimize rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Ne olur buna bir çözüm bulunsun. Yollara daha fazla güvenlik kontrolü koymak mıdır çözüm, yoksa askerleri/polisleri ayrı ayrı araçlarla, ayrı ayrı zamanlarda bir yere göndermek midir bilmiyorum ama karar merciindeki herkesin bir an önce bu olayları engelleyici kararları almasını diliyorum.
Giden canlar geri gelmiyor, bu milletin daha fazla gencini, geleceğini kaybetmemesi için terörü durdurmalıyız. Bugün ona, yarın sana, öbür gün bana. Hepimizin başına gelebilir bunlar. Lütfen alışmayalım bu olaylara ve susmayalım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder