10 Ekim 2016 Pazartesi

Barcelona Seyahat Günlüğü: 1. Gün

Barselona, Katalonya Özerk Bölgesi'nin başkenti, İspanya'nın ikinci en büyük kenti. Resmi dili Katalanca ve para birimi Euro. Küçük Prens'te dediği gibi büyüklerin önem verdiği kitabi bilgileri geçersek Barselona denizin, güneşin kumun sardığı, dalgalarının seslerinde insanların keyifle kumsalda uzandığı, yüzdüğü sıcacık renkli bir yer. Gotik tarihi binalarının üzerine Gaudi'nin renkli hayal gücünü yansıttığı modern eserleri ile kat kat güzelliklerle bezenmiş Barselona. Diğer Avrupa ülkelerinin aksine gece yarılarına kadar insanların sokaklarda dolandığı, flamenko dans gösterileri ve gitar melodileri bir yandan, sokak sanatçılarının diğer yandan sizi müzikle sardıkları bir yer. Ve bir yandan da tarihinde yaşadıkları yıkımları, iç savaşları da hala sokaklarında barındıran, varlığını korumak için "Katalan" kimliğine sonuna kadar sarınıp bunu da size hissettiren, yaşatan bir millet.

Barselona gezimizde en etkilendiğim 3 şeyi sayacak olursam: Gaudi'nin müthiş çalışmaları ve eserleri, çok yaşayan ve sıcak bir şehir olması, tarihlerine sıkı sıkıya sarılmaları. ( İlk 3'e eklememişim olsam da denize kıyısının olmasının ben de bambaşka bir yeri olduğunu söylememe hiç gerek yok. )

Marina 




Ben Orly Hava alanından Barselona'ya geçtim. Vueling hava yollarının rötarı yüzünden sabah 08:30'da hava alanında olmam gerekirken yanılmıyorsam 13:00 gibi varıp günün bir 5 saatini kaybetmiş oldum ama kalan zamanımızı gayet iyi değerlendirip bu farkı kapattım. Barselona'ya Ekim ayında gelmemize rağmen (1-5 Ekim) hava gayet güzel ve güneşliydi, gündüzleri 23-25 derece, akşamları da 17-18 derece civarındaydı. Akşamları ince bir ceket bile benim gibi çok üşüyen bir insan için yeterliydi. Ekim ayında gitmenizi, fiyatların da daha uygun olduğu için tavsiye ederim. Sıcak tam kararında, yanmadan rahat rahat gezebilmek için ideal bir ay!

Christophe Colombus heykeli



Erkan benden bir gün önce gidip, o sabah da ben gelmeden gidip denize girmiş ve sonra beni almaya gelmişti. Barselona içinde ulaşım metro ile inanılmaz kolay! Hava alanından tek gidişlik bilet almanız gerekiyor, 4.5 Euro, makinelerden kredi kartı ya da nakit olarak alabiliyorsunuz. Sonrasında ise şehir içinden T10 biletlerinden almanızı tavsiye ederim. 10 kullanımlık bilet bunlar. Bir kişi için yeterli oluyor eğer merkezden çok uzakta kalmıyorsanız. Ücreti de 9.95 Euro. W2 terminalinden önce L9'a binip Zona Universitaire'de sonra da L3'e binip Liceu'de indim. Liceu durağı direkt La Ramblas'ın-Barselona'nın İstiklal Caddesi tipinde caddesi- üzerinde. 

Biz orada "Pension Mariluz" diye bir yerde kaldık, çok güzel temizdi. Oda double yataklı ama tuvalet ve banyo ortaktı, kahvaltı dahil değil ama isterseniz bir mutfağı var, orada her şeyi hazırlayıp yiyebileceğiniz araç gereç mevcut. Tek zor tarafı asansörü yoktu ve pansiyon binanın 3. katındaydı. Pensiyonun bulunduğu bina da Gotik tarzda ve tarihi bir binaydı. Ben sevdim, tavsiye ederim. Yeri de tüm önemli yerlere başta La Ramblas caddesi, liman ve sahil olmak üzere bir çok gezeceğiniz yere yakın. 






Eşim beni Liceu durağında karşıladıktan sonra eşyalarımızı otele bırakıp acıktığımız için kendimizi La Boqueria'ya attık ve etraftaki onca güzel meyvenin, çerezin, çikolatanın, balığın, deniz ürünlerinin içinde kaybolduk. Orada iki tane restaurant tadında dükkan var: Biri "Bar Central" diğeri de "Bar Boqueria" idi. Biz de Boqueria'da yedik. Barcelona'da yemekler genelde deniz ürünlerine dayanıyor, biz altın balığı(Dorada), karışık deniz ürünleri tabağı, kızarmış sebze tabağı, sangria -Barcelona'nın meşhur içeceği ve soda söyledik. Hepsi 60 Euro tuttu. Ama Barcelona'da genel olarak yemek fiyatları uygun, özellikle tapas tabakları. Oraya gitmişken bir paella, sangria ve tapas denemeden dönmeyin. 








Boqueria gerçekten müthiş bir yerdi, ben o kadar renkli, güzel bir pazar hayatımda görmedim. Pazar kültürünü zaten çok severim ama burası beni kelimenin tam anlamıyla mest etti! O gün normalde kaçta geleceğim belli olmadığı için saatli bilet almayalım gündüz için demiştik-iyi ki de demişiz. Yemekten sonra sahile yürüdük. 

Magnum'un üst katından deniz manzarası 




Magnum alışveriş merkezine girip üst katından deniz manzarasını seyrettik, marinayı gezdik, Cristoph Colomb'a selam durduk ve onun parmağının gösterdiği yerde Amerika var mıdır gerçekten diye baktık. Magnum'un önünde rock konseri vardı. Rock konserlerini özlemişim. Etrafta sanırım el emeği satış yapan sergiler vardı. Sanki kendimi üniversite festivalinde gibi hissettim.  







Sonra resim sergileri ilgimizi çekti onları dolaştık. Bir resim ikimizin de kalbini çaldı ve onun fotoğrafını çekip ekran koruyucu yaptık tablet profillerimize. 
İşte o tablo:




Gün kararmaya başlayınca otelin yoluna düştük ve akşam için flamenko gösterisine gitmek üzere hazırlandık. Flamenko için bileti önceden bilet almıştık Los Tarantos diye otelimize çok yakın bir meydandaki restauranttan. Çok acıklı bir seste bir adam şarkılarını söyledi ve biri adam biri kadın biri adam iki dansçı da dans ettiler. Adam çok iyiydi, hayran kaldım. Bir insan dansıyla duygularını da ifade edebilir mi? Edebilirmiş! Müthişti, ayakta alkışladık. 




O gecenin sonu da yürüyüşle bitti. Önce belli bir güzergahta yürüdük o sırada tarihi bir tren istasyonunu keşfettik (La Statione Francas) ve oradan yürüyerek sahile vardık. Sahil şeridi çok uzun ve çok güzel. Yürümek çok keyifli. Herkes sahilde akşamları yürüyüş yapıyor. Yol üzerinde yine konser veren bir gruba rastladık ve yorularak otelimize döndük. İlk günün özeti= La Ramblas-La Boqueria- Liman-Sahil ve Flamenko gösterisi oldu. Ama her yeri tarih kokan çok renkli sokakları var Barcelona'nın dolaştıkça anlayacaksınız.

İlk gün hikayesi bu kadar.
Sevgiler,  


  





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Patatesli Gül Böreği Tarifi

Merhabalar, Bu aralar gelen giden misafirimiz çok. Sağ olsun tüm arkadaşlarımız, yakınlarımız Ece'yi görmeye geliyor, mutluluğumuzu...